"Bu bölümde Türkiye’de Aile Yapısı sosyolojik olarak analiz edilirken, ailenin temel işlevleri kadar; ekonomik, etnik, toplumsal cinsiyet temelli “toplumsal eşitsizlikleri” yeniden üreten bir kurum olarak eleştirilerek ele alınmasının daha uygun olacağı ön kabulünden hareket edilmiştir. Çünkü metodolojik olarak “Pozitivizm” ve “Yorumlayıcı Sosyoloji”nin yetersiz kaldığı yerde “Eleştirel Yaklaşım” toplumsal gerçekliği olduğu gibi yansıtan bir analizi olanaklı kılmaktadır. Ayrıca Eleştirel Yaklaşım, metodolojik olarak diyalektiğin “bütünlük”, “değişme” ve “çelişki” ilkeleri üzerinden analiz yapma olanağı sağlamaktadır. Bu değişme ve çelişkileri içeren biçimde bütüncü bir aile yapısı analizi ise, “tarihsel” başta olmak üzere “kültürel antropolojik” ve “demografik” özelliklerin birbirleriyle etkileşiminin incelenmesiyle mümkündür. Ancak eleştirel olmak hedefine ulaşmanın eldeki mevcut araştırmaların yeterliliğiyle sınırlı olduğu göz ardı edilmemelidir." (...)