Depremlerde ve diğer afetlerde, başta afetzedeler olmak üzere muhakkak herkes etkileniyor. Fakat afetzedelerin içindeki bazı insanlar, fiziksel yaralanmalardan sıyrılmış olsalar bile özel ilgiye gereksinim duyarlar.

Bu kırılgan gruplardan şöyle bahsedebiliriz; hamile kadınlar, anneler, çocuklar, suç işleme potansiyeli olan genç erkekler, yaşlılar, göçmenler, fiziksel, zihinsel ve gelişimsel engele sahip kişiler, kurum bakımında bulunan insanlar, şiddet, taciz, istismar gibi ruhsal travma yaşayan insanlar ve bununla birlikte süreç içerisinde yardım çalışanları dahi bu gruplara dahil edilebilir. Afetin oluşturduğu yıkımla birlikte bu hassas bir gruplara dahil olmanın getirdiği şartlar elbette dezavantajı pekiştirmektedir.

Tüm bu grupların acil ihtiyaçları birbirinden farklılaşmakla birlikte öncelikli olarak temel bakım ve ihtiyaçların giderilmesi, özel bakım, tıbbi yardım ve barınma gibi hizmetlere ulaşım için destek verilmesi oldukça elzemdir.

Özellikle çocuklar kargaşa ve sosyal karmaşaya oldukça duyarlıdır bu sebeple ailelerinden ayırlmamalıdırlar. Elbette refakatsiz çocuklar da olacaktır. Bu çocuklar öncelikli olarak en yakın sosyal hizmet kuruluşuna veya kolluk kuvvetlerine teslim edilmelidir. Yakınlarına ulaşılamayan çocuklar ilk kargaşa bittiğinde aileleri ile muhakkak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca buluşturulacaktır. Çocukların fotoğrafları ve bulunduğu hastane bilgileri mahremiyet ve çocuk hakları gereğince sosyal medyada paylaşılmamalıdır.

Eğer bir aile, ebeveyn çocuğuna ulaşamıyorsa psiko-sosyal destek çadırlarına ve çocuk evleri sitesine başvurmalıdır. En nihayetinde mümkünse aileler birimler halinde tahliye edilmelidir. Tabi tüm bunlara paralel bilgi ve sevk merkezlerinin varlığı güven verecek ve hizmetlerin koordinesinde büyük rol üstlenecektir.

Kaynak: Sosyal Hizmet Uzmanı Melih Demirci, İstanbul Aile Vakfı Araştırmalar Merkezi

Deprem Sonrasında Psikolojik Problemler ve Yapabileceklerimiz