Evcilik, doktorculuk, saklambaç… Oyunlar çocukların hayal dünyalarının ne kadar zengin olduğunun göstergesidir. Birçok oyunu kurmak, oynamak, ilerletmek çocukların iç dünyalarına uzanan yolculuklardır.

Psikoloji ilmi ise bu yolculukların ne kadar değerli olduğunu oyun terapisini kullanarak ortaya koyuyor. Zira, bir çocuk kelimelerle anlatamadığı derdini oyun oynayarak anlatabiliyor. Oyun terapisi, yetişkin psikoterapisinden farklı olarak karşılıklı konuşarak değil, oyun oynayarak yürütülüyor.

 

Oyun terapisi nasıl yapılıyor?

Her terapi gibi seans öncesinde çocukların hikayesi alınıyor. Ebeveynlerin verdiği bu bilgiler psikologların çocuklarla kuracağı diyalog ve oyun için çok değerli bir yol göstergesi oluyor. Cengiz, terapinin başlama yolculuğunu anlatıyor:

“Oyun terapisi, 2-3 yaşlarından 12 yaşına kadar olan çocuklara uygulanabilen bir psikoterapi türüdür. Oyun terapisinin yetişkin psikoterapisinden farkı, karşılıklı koltuklarda konuşarak değil, çeşitli oyuncakların ve aktivite malzemelerinin bulunduğu bir odada oyunlar aracılığı ile yürütülen bir terapi çeşidi olmasıdır. Oyun terapisine başlanmadan önce ebeveynler ile bir görüşme düzenlenerek ailenin öyküsü alınıyor. Sonraki seanslar ise çocukla birlikte oyun odasında yürütülüyor. Çocukla yürütülen oyun terapisi seanslarına ek olarak aile ile geri bildirim seansları düzenleniyor.”

  

Kaç seans sürüyor?

Büşra Sel, oyun terapisinin kaç seans süreceğini kestirmenin olası olmadığını ancak ilk seanstan değişimin de beklenmemesi gerektiği konusuna vurgu yapıyor.

“İlk oyun seansları genellikle çocuğun oyun odasını keşfettiği, terapistle ilişki ve ittifak kurmaya başladığı seanslardır ve büyük terapötik gelişmeler görülmez. Çocuk ve terapist arasında ilişki kurulduktan sonra esas oyun terapisi başlar."

"Oyun odasında kimse çocuğa yapması gerekeni söylemez"

Çocuğun kendini rahat hissetmesi için hem ortamın rahatlığı hem de terapistle kuracağı ilişki oldukça önemli. Öyle ki, duyguların sağlıklı yansıtılması ve anlamlandırılması bu sayede başarılı olur diyor Büşra Sel:

“Oyun terapisinde, en temel ilke terapistin çocuğu olduğu haliyle kabul etmesi ve çocukla sıcak bir ilişki kurmasıdır. Oyun odasında kimse çocuğa yapması gerekeni söylemez, kendi istediğini istediği şekilde yapar. Oyun odası, çocuğa yetişkinler tarafından azarlanma, eleştirilme veya müdahalenin olmadığı özgür, kabul eden, izin verici ve güvenli bir ortam sunar. Yolu çocuk belirler, terapist ise onu takip eder. Bir diğer temel ilke ise, terapist çocuğun ifade ettiği veya oyunlarında ortaya çıkarttığı duyguları fark eder ve bu duyguları çocuğun davranışlarına ilişkin içgörü kazanabileceği şekilde ona yansıtır. Böylece çocuk hem duygularını açığa çıkartmış olur hem de terapistin bu duyguları kabul edip yansıtması ile de duyguları işlemlemeye ve anlamlandırmaya başlar.

 

Çocuklar neden oyunla kendini anlatabiliyor?

“Oyun, çocuklar için kendini ifade etmenin en doğal aracıdır." diyen Büşra Sel, yetişkinlerin dili yetkin biçimde kullanabildiği için kendini sözel olarak ifade edebildiğine değiniyor. Ancak çocuklarda sözel gelişimin henüz bu seviyede olmadığını söylüyor. "Bu sebeple oyun, çocukların gerginlik, hayal kırıklığı, endişe, güvensizlik, korku, öfke gibi birikmiş duygularını dışarı aktarmasının en etkili fırsatıdır. Yetişkinler konuşarak, çocuklar ise oynayarak kendilerini anlatırlar. Oyun, çocuklar için yaşadıklarını anlamlandırmaya, işlemlemeye yarayan bir zihinsel sindirme aygıtı olarak görev yapar.” diye devam ediyor.

"Çok farklı psikolojik sorun için uygulanabilir"

Peki, her çocuk oyun terapisi alabilir mi? Büşra Sel, oyun terapisinin ne gibi psikolojik sorunlarda alınması gerektiğini şöyle anlatıyor:

“Oyun terapisi, çocuklarda görülen pek çok farklı psikolojik sorun için uygulanabilir. Çeşitli travmalar (şiddet, istismar, kayıp…), depresif semptomlar, kaygı ve korkular, öfke ve saldırganlık, davranış problemleri, düşük benlik algısı, içe kapanıklık, adaptasyon ve uyum sorunları (boşanma, taşınma, okul…) gibi duygusal temelli konular ile fiziksel sebebi bulunmayan psikosomatik ağrılar, selektif mutizm (seçici dilsizlik), kaygıya bağlı tikler, uyku ve yeme problemleri gibi alanlarda oyun terapisinin iyi sonuçlar verdiği bilinmektedir.”

 

“Oyun terapisi biyolojik ve fizyolojik sorunlarda fayda sağlamaz”

“Ancak yine de her çocuk için oyun terapisi gerekli veya uygun olmayabilir” diye de ekliyor Cengiz. Bu terapinin faydası olmayan alanların başında biyolojik ve fizyolojik sorunlar geliyor:

“Oyun terapisi temelde duyguların açığa çıkıp ele alınmasını sağladığı için duygu temelli sorunlarda kullanılır ancak biyolojik veya fizyolojik sorunlarda faydası olmaz. Örneğin, çocukta gelişimsel bozukluk veya gerilik varsa oyun terapisi bu gelişimsel bozuklukların tedavisinde işe yaramayacaktır. Bazı durumlarda ise oyun terapisi var olan bir sorunun getirdiği başka duygusal sorunlar için kullanılabilir. Örneğin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bir çocukta oyun terapisinin dikkati arttırmaya yönelik etkisi minimum olacaktır ancak dikkat eksikliği nedeniyle benlik algısı düşmüş çocuğun özgüvenini ve özsaygısını arttırma konusunda işe yarayacaktır.”

 

Metnin aslına ulaşmak için bağlantıya tıklayınız.